Ey öğretmenler size sesleniyorum. Bu gidişe dur diyecek olan sizlersininiz. Evlatlarınız hala ayakkabı-araba-kot markalarından, TV dizilerinden, Kızlar erkeklerden-erkekler kızlardan adice bahsediyorsa suçlu sizlersiniz. Öğretmenlik sadece alanınızla ilgli olan bilgileri öğretmek (!) değildir!
Çocuklarınız özgüven sorunu yaşıyorsa, korkaksa sizler suçlusunuz! Onlara söz hakkı vermediğiniz için onları aşağıladığınız için en önemlisi onlara güvenmediğiniz için suçlu sizlersiniz!
Öğretmenlik vicdan işidir arkadaş her yiğidin harcı değildir! Bencilsen, egon tavansa, gaddarsan bu mesleği yapmayacaksın!
Düşünün bakalım en son o evlatlara ne zaman kendini kanıtlama fırsatı verdin! " Geç oğlum/kızım bugün öğretmen sensin hadi bakalım ben de öğrenciyim sınıf senin." Dediniz mi mesela o yüksek egonuz izin verdi mi ben öğrenciyim demeye? Ya da onlardan en son ne zaman bir tiyatro canlandırmasını veya sinema filmi çekmesini istediniz? Hah şimdi diyeceksiniz ki " Hocam iyi diyorsun da bunları yapacak imkan nerede?" İstersen her şeyi yaparsın Sözde Öğretmen!!! İmkan yoksa olanlarla yetinirsin ama yine de yaparsın. Hem sen ne güne duruyorsun orada az biraz elini taşın altına koy bakalım. Sizin yüzünüzden bir çocuk yetişkin olduğunda bile kürsüye çıktığında konuşmaktan aciz kalıyor. Kem küm edip duruyor. Sizin yüzünüzden yanlış yapmaktan korkup hata yapmaktansa konuşmamayı tercih ediyorlar.
Bu mesleği niye seçtiniz deseler ne dersiniz?
" Immm şeyyy hiç bir şey olmazsan öğretmen olursun dediler, biz de olduk."
" E puanı aldık sonra buna ne eder dedik ola ola öğretmenlik oldu."
"Tercih hatası vallaha. Son tercihimdi gelmez dedim, ama geldi."
"Bir bayana uygun olan tek meslekti."
"E rahat meslek sömestr, yaz tatili; kar tatili, resmi bayram tatili..."
"Ailemin baskısıyla."
"İşte iktisat okudum ama benim zamanımda bizi öğretmen yapacaklarını söylediler, e memuriyet kaçar mı?"
Belki aralarından bir idealist çıkarsa, "Çok istiyordum, paylaşmayı-öğretmeyi-insanları çok seviyordum" der.
Hadi bir kaza kurbanı olarak öğretmen oldunuz. Peki kaza kurbanı olarak mı insan oldunuz?
Şimdi diyeceksiniz ki sen niye öğretmen oldun? Bu soruya şöyle cevap vermek istiyorum : Nazım Hikmet'in çok sevdiğim bir şiiri var bilir misiniz? Zülfü Livaneli de çok güzel seslendirmişti.
Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam durmuş düşünür.
Bulut mu olsam, gemi mi yoksa, balık mı olsam, yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
Ben de düşündüm,
Gazeteci mi olsam, Oyuncu mu olsam, diplomat mı olsam
Ne o, ne o, ne o
Öğretmen olunmalı oğlum, gazetecisiyle, oyuncusuyla, diplomatıyla
DENİZ olmayı tercih ettim. Şimdi bir düşünün bakalım siz niye hala öğretmensiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder