2001’den 2015’e kadar
kokusunu burnumda taşıdığım ve taşımaya da devam edeceğim kitaplardan biridir,
Uzun Beyaz Bulut-Gelibolu. Romanın konusu şöyle, "2000 yılında Gelibolu’ yu ziyarete
gelen genç bir Yeni Zelandalı kadın (Viki), Çanakkale Savaşı gazisi bir Türk’ün
aslında kendi büyük dedesi olduğunu iddia edince ülke çapında bir skandal
patlar. İki gencin
büyük dedelerinin izlerini sürerken yaşadıkları aşk, romanın can alıcı gizemini
çözmekte beklenmedik açılımlar yaratır." (buketzuner.com)
2001’de bu kitabı kafamda bin bir türlü soruyla
okumuştum. Türk askeri kim, Anzak askeri kim? Bunlar kimin torunu? İnanın ki
romanı bitirene kadar kitabın sonunu tahmin edemedim. O kadar güzel kurgulanmış
bir kitap ki. Gelelim asıl konumuza, daha dün vizyona girmiş olan bir film var.
“Çalsın Sazlar”. Başrollerini Belçim Bilgin, Engin Hepileri ve Caner Cindoruk’un
paylaştığı yönetmenliğini ve senaristliğini Nesli Çölgeçen’in üstlendiği bir
film. Belçim Bilgin’in kadınlığını konuşturduğu bir film diyebilirim. Zaten filmdeki
oyuncuların başarısı da olmasa o filmi bu kadar ilgiyle izlemezdim. Film, 6-7
Eylül olaylarından yola çıkılarak yapılmış. Başlarda çok
heyecanlandım. Çünkü merak ettiriyor, kendini. Film Hacı Baba (Can Kolukısa)'nın psikolojik rahatsızlığı
olduğu ve geçmişteki yaşamında aslında bir meyhane sahibi olduğu yönünde iddialarla başlıyor. Murat (Serhat Özcan) ve Ayşe (Deniz Özerman) babalarının
bu durumunu kabullenemiyor. Çünkü onlara göre babaları tam anlamıyla bir “Hacı”.Psikolog ile görüşmeler sonucunda
yavaş yavaş aslında Hacı Baba’nın hasta olmadığı, aslında herkesten gizlediği başka bir yaşamının olduğu ortaya çıkıyor. Geçmişte meyhane
sahibi olan Barba (Engin Hepileri) ile yakın arkadaşı Mahir (Caner Cindoruk) aynı kadına (Yasemin-Belçim Bilgin) aşık oluyor. Ve olaylar
bu aşk üçgeninde gelişiyor. Film ilerledikçe bir kitabın kokusu sardı,
ruhumu. İşte o koku dedim. Uzun Beyaz Bulut-Gelibolu. Filmin sonunu tahmin etmek hiç de zor olmadı.
Dahası filmde oturmayan şeyler var... Geçişler, kurgu... Dedim ya oyuncuların başarısı olmasa.. Belki bir oyuncu hariç Sarp Çölgeçen. Başka alanlarda çok başarılı bir insandır belki de pek tanımıyorum. Ama sanki o filmden değil. Aslında filmin
kilit noktası da o. Ama sanki başka bir filmden kesip yapıştırılmış gibi
duruyor. Süre faktörüne de dikkat edilmemiş gibi. Bazı bölümler
çok uzun tutulmuş ya da bana öyle geldi bilmiyorum. Ayrıca filmin sonunda
yaşlanmış bir şekilde karşımıza çıkan oyuncuların makyajları da ... Bu
filmi izledikten sonra 6-7 Eylül hakkında başka filmler var mı diye merak
ettim. “Bir Tutam Baharat” ve geçmişte izlediklerimden “Güz Sancısı”nı buldum.
Bir Tutam Baharat’ı daha bugün izledim.
2003 yapımı bir film. Ve gerçekten ilgiyle izledim. “Bir Tutam Baharat”ı
daha önce izlemiş olsaydım, “Çalsın Sazlar”da bu filmin de izlerinin olduğunu
anlayabilirdim. Aslında filmin 6-7 Eylül olaylarını da anlattığını anlamamın biraz geç olduğundan kaynaklı sanırım bu. Filmdeki aşk ögesi o kadar ön plana çıkarılmış ki. Asıl olay
arada bir yerlerde tozlu rafların arasına gizlenmiş. Oradan çekip çıkarıp
tozunu üflemek de size düşüyor. “Güz Sancısı” gibi net bir film değil, yani. Kusura
bakmayın Sayın Nesli Çölgeçen kafamdaki izleri silemedim. Filminizi izlediğimde
aklıma düştü, bu taneler… Hepsini birleştirdiğimde de bu yazı ortaya çıktı. İzlerken zevk aldım almasına da biraz özgün olsaydı keşke... Kusurumuz olduysa af ola...
Yazı kesinlikle çok guzel ellerine sağlık saptamalarin konuyu çok güzel aydınlatma bahsettiklerini izleme isteği uyandırıyor yazın tebrikler
YanıtlaSilTeşekkür ederim, Kumsal'cım yüreğine sağlık...
YanıtlaSil