9 Mayıs 2021 Pazar

 


UNUTMAK İMKANSIZ DEME

Unutmazsın kabullenirsin. Kabuk bağladı diye kanamaz sanma yaraların. Böyle başlamıştım bir kitaba okumadan önce kitabın isminden yola çıkarak yazmıştım oysa ön yargı işte kitabı okuyunca anladım cidden unutursun unutursun da unuttuğundan senin haberin olmaz. Evet kitabın adı ‘Unutursun’ yazarı İclal Aydın yeniden yazmaya başlamama sebep olan yazar. Dedim ya unuturmuşsun da haberin bile olmazmış. Beynin sana küçük oyunlar oynadığında ruhun bile duymazmış.

Hayatımızda bazı şeyleri unutmak isteriz bazı şeyleri ise hep hatırlamak ama ikisi de mümkün değil maalesef. Kafamızın içinde bir düşman var bize oyunlar oynayan ya unutturmuyor ya da unutturuyor elimiz kolumuz bağlı.

Önce dedemde tanıdım bu hastalığı. Konduramadım şaka sandım uzun bir süre. Ama ara sıra kaybolurdu sonra zor bulurduk. Ya da kendi kendine hatırlardı bir süre sonra zor olsa da.  İnsan elinde olmayan bir şekilde unutuyor yaşlılık deyin hastalık deyin ne derseniz deyin ama kovamazsınız ben deyim. Belki bir gün sizin belki bir gün benim kapımı çalar bilinmez ama bu hastalık öyle lanet bir şeymiş ki tüm hayatını değiştiriyormuş.

Alzheimer rahatsızlığından söz ediyorum. Halk arasında bunama olarak da biliniyor. Bizim kolayca ağzımızdan çıkan ‘Bunamış bu adam/kadın ya’ sözcükleri onlar için ne kadar da zormuş aslında.

Behiye Aksoy, Burçin Orhon, Fikret Şeneş, Esen Günay bu hastalığa yakalanan Türk ünlülerden birkaçı. Burçin Orhon bu hastalığa en genç yakalananlardan daha 52 yaşındayken tanışmış bu rahatsızlıkla.

Ayşe Arman’ın bir gazete röportajında şöyle diyordu :

-Unutkanlığım had safhaya geldi. O kadar ki, biraz da saçmalamaya başladım. İçeriden geliyorum, televizyonun karşısına kuruluyorum, ayaklarımı uzatıyorum, aaaa ayağımın birinde çorap var, diğerinde yok! Birini giymişim, o ara aklım kim bilir nereye gitmiş, ötekini giymeyi unutmuşum. Mesela çocuklar geliyor diyor ki, “Anne bu süt, tuvalette ne arıyor!” Hiçbir fikrim yok. Artık o arada ne düşünmüşsem, yine kopmuş demek ki, elimdeki sütü oraya bırakıp hayata devam etmişim. Bazen de yolda araba kullanırken bir an, “Ben neredeyim?” diye panik oluyorum. Sağa çekip, etrafımdaki binalara bakıyorum. Soğuk terler döküyorum. Hiçbir şey tanıdık gelmiyor. 15-20 saniye sonra birden hatırlıyorum: “Ha bizim evin yolu burası...”

Zihninizin size oynadığı bir oyun bu. Sizin düşmanınız yine kendinizsiniz. Küçük adımlarla başlayıp koşarak ilerliyor. Çocuktan daha çocuk ediyor sizi.

Ne yazık ki bu hastalık diğer rahatsızlıklara benzemiyor. Çok sabır gerektiriyor. Bana göre en zor hastalıklar zihinde oluşanlar. Düşünce karmaşaları peşinizi bırakmaz ve her an zihninizi kaybedebilirsiniz.

En başta da söylediğim gibi unutursunuz, unutursunuz da sizin haberiniz bile olmaz. Her şey biz insanlar için. Sağlıkla kalın.